Açıklama
Sare, hayatının tüm anlamını bir adamın sevgisinde ararken, en büyük kayıplarını da o sevginin derin sularında yaşamıştır. Bu hikâye, aşkı, ihaneti, hayal kırıklığını ve özlemi iç içe geçiren, her satırında okuyucuyu derin bir hesaplaşmaya davet eden Sare’nin duygu dolu iç dünyasına bir yolculuk…
Rıza, Sare’nin hayatına genç yaşta girip onun tüm umutlarını ve hayallerini süslerken, ardında onu bir enkaza dönüştürerek yok olmuştur. Sare, Rıza’nın anılarının gölgesinde, derin bir boşluğun ve bitmek bilmeyen bir sevdanın içinde hapsolmuş gibidir. Yıllar içinde özlemi içten içe bir lav gibi birikmiş, onu parçalamaya başlamıştır. Rıza’ya dair her anı, içinde bir volkan gibi kaynar; bu sevgi ve nefret, günbegün onu içten içe tüketir. Onunla geçirdiği anılar, hayata dair umutlarını, yaşama bağlanma isteğini ve en derin arzularını şekillendirirken, geride bıraktığı yalnızlık ise ona acı ve öfke dolu mektuplar yazdırır.
Sare’nin Rıza’ya olan sevgisinin ve öfkesinin iç içe geçmiş haliyle aşkın en karmaşık yönlerine derinlemesine bir bakış sunuluyor. Kitap boyunca Sare’nin kaleminden dökülen her kelime, aşkın en sancılı yüzünü, hesaplaşmalarla dolu geçmişini ve affetmenin aslında ne kadar zor olduğunu gözler önüne seriyor.
Sare, Rıza’ya yazdığı her mektupta hem ona duyduğu sonsuz aşkı hem de içindeki kırgınlıkları dile getirirken, okuyucu, bu sevdanın ona ne kadar zarar verdiğine tanıklık ediyor. Bir gün, Rıza’nın geri dönmesi hayaliyle yanıp tutuşan Sare, umutlarının aslında birer yanılsamadan ibaret olduğunu kavradığında, içindeki sevdanın acı bir hasrete dönüştüğünü fark eder. Bu yalnızlık içinde kendi varlığını yeniden sorgularken, Rıza ile yüzleşmenin imkânsızlığı, onu daha da derin bir yalnızlık ve iç hesaplaşmaya sürükler.







Yorumlar
Henüz yorum yok.