Çocukları Ağlatarak Büyütmeyİn: Edebİyatın Yükü, Çocuk Ruhuna Ağırlık Olmasın

Çocukları Ağlatarak Büyütmeyin: Edebiyatın Yükü, Çocuk Ruhuna Ağırlık Olmasın
Merhabalar,
Linç yememek adına en başta belirtmek isterim ki; bu yazdıklarım tamamen kendi duygu ve düşüncelerimdir. Kimseyi suçlamak, yargılamak veya bir eseri değersizleştirmek niyetinde değilim. Sadece bir anne olarak yaşadığım gerçek bir deneyimi paylaşmak istiyorum.
Son birkaç aydır popüler olan, çok satan çocuk kitaplarını incelemeye başladım. Amacım, kendi çocuğuma okutmadan önce kitapların içeriğini görmek ve hangi duygulara temas ettiğini anlamaktı. Bu kadar çok satmalarının, ödül almalarının, sürekli önerilmelerinin ardındaki sebep neydi, merak ettim.
Okuduğum kitaplardan bir tanesini 7. sınıfa geçen kızıma da verdim. “Konusu çok güzel, sen de mutlaka okumalısın,” dedim. İki gün sonra, onu odasında yüzükoyun yatarken, başının altında kitapla birlikte sessizce ağlarken buldum.
“Neden ağlıyorsun?” diye sorduğumda, boğazına düğümlenen gözyaşları yüzünden konuşamadığını fark ettim.
Bu sahneyi neden anlatıyorum?
Çünkü her çocuğun duygusal yapısı, yaşadıkları, hassasiyetleri farklıdır. Benim çocuğum, o kitapta anlatılan derin acıyı kaldıramadı. Henüz böylesi yoğun duygularla yüzleşmeye hazır olmadığını, bunu okurken kalbinin sıkıştığını çok geçmeden anladım.
Bu olay beni düşünmeye itti:
Acaba çocuklara yönelik kitaplarda anlatılan hikâyeler, her zaman çocukların kaldırabileceği düzeyde mi?
Umut mesajı verilecekse, bu neden çocuğun kalbi sarsıldıktan sonra yapılıyor?
Bu yazıyı kimseyi kırmak için değil, aynı soruları kendine sormak isteyen ebeveynlerle bir duyguda buluşmak için yazıyorum. Çünkü her çocuk farklıdır. Ve bazı kitaplar, çocukların kalbinde geri dönüşü zor izler bırakabilir.
Bir çocuk kitabını kapatırken gözleri dolan, yüreği sıkışan çocuğunuz oldu mu?
Kitabın sonunda bir “umut mesajı” verilmiş olsa bile, o sayfalarda karşımıza çıkan ağır konular sakatlık, terk edilmişlik, ölüm, yoksulluk, zorla evlilik, dışlanmışlık çocuğunuzun iç dünyasında neler bıraktı, gerçekten düşündünüz mü? Bugün çocuk kitaplarının vitrinlerinde sıklıkla “acı dolu hayat hikâyeleri” görmeye başladık. Bu kitaplar öyle çok okunuyor, ödüller alıyor, okullarda öneriliyor ki… İster istemez şu soruyu kendimize sormalıyız: Çocukları ağlatarak mı büyüteceğiz? “Umutla Bitiyor” Savunması Ne Kadar Geçerli? Evet, bu kitaplar genellikle bir umut mesajıyla son bulur. Ama sormamız gereken şey şu: Ağladıktan sonra gelen umut, çocuk için ne kadar işlevseldir? Çocuklar yetişkinler gibi değildir. Onlar önce hisseder, sonra belki düşünür.
Bir kitabın sayfalarında gözlerini kaybetmiş bir çocukla, bacağını kaybetmiş bir karakterle, annesi cezaevine atılan bir kahramanla karşılaştıklarında önce duygusal olarak sarsılırlar.
Kitabın sonunda verilen umut mesajı, çocuğun yüreğinde açılan boşluğu her zaman doldurmaz. Çoğu zaman bu, yalnızca bastırılmış bir korku olarak kalır. Ve en tehlikelisi: “Hayatta bir şeyleri başarmak için önce acı çekmek gerekir” inancı gelişebilir. Korku: “Ya ben de kör olursam?”, “Ya babam da beni bırakırsa?” Sessiz içe kapanma: Duygularını açıklayamayan çocukların içe dönmesi ve yalnızlaşması. Erken yaşta duygusal yüklenme: “Ben güçlü olmalıyım, çünkü o çocuk da dayanmıştı.” Bu yükler, çocuğun yaş düzeyine göre fazladır.
Ve çocuğun gelişimsel ihtiyaçları arasında güvende hissetme, oyun oynama, hayal kurma gibi temel başlıklar varken; biz onları travmalarla baş başa bırakıyoruz. Neden Bu Kitaplar Çok Satıyor? Ebeveyn olarak bu kitapları neden alıyoruz? Çünkü iyi insan olmalarını, empati kurmalarını istiyoruz. Çünkü öğretmen ya da danışman önerdi. Çünkü kapakta “çok etkileyici” yazıyor, sosyal medyada tavsiye ediliyor. Ama bazen fark etmiyoruz: Bu kitaplar çocuklar için değil, büyükler için yazılıyor.
Biz kendi duygularımıza hitap eden kitapları, çocuklara okutuyoruz.
Kitap Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Travmayı araç olarak kullanan kitaplara dikkat edin. Engelli, göçmen, yetim karakterler sadece “duygusal etki” için kullanılıyorsa, bu etik değildir. Karakterin acısı üzerinden kahramanlık yaratılan hikâyelerden uzak durun. Çünkü bu, çocuğun dünyasında “acı çekmeden değerli olunmaz” düşüncesini doğurabilir. Yaş düzeyine uygunluk çok önemlidir. Beş yaşındaki bir çocuğa annesi terk edilen bir karakter okutmak, onun güven duygusunu zedeler. Umut sona bırakılmamalı; hikâyeye yayılmalı. Bir çocuk kitapta kendini yalnız hissetmemeli. Umut, onunla birlikte yol almalı.
Ne Tür Kitaplara İhtiyacımız Var?
Çocukların farklılıkları tanımasına yardımcı olan ama onları duygusal olarak ezmeyen kitaplara. Acı yerine dayanışmayı, yıkım yerine çözüm üretmeyi merkeze alan öykülere. Umudu sona saklamayan, onu hikâyenin dokusuna işleyen anlatılara. “Kurtarılacak mağdur çocuk” yerine kendi sesi olan, iradesi olan karakterlere.
Sevgili anne-baba; Her kitabı okutmadan önce “Bu kitap, çocuğumun ruhuna ne bırakır?” diye düşünün. Hayal gücüne mi katkı sunuyor, yoksa onu korkularla mı tanıştırıyor?
Unutmayın: Çocuk kitapları, çocuğun yüreğinde sadece bilgi değil, iz bırakır. Ve bazen en derin iz, gözyaşıyla değil; güvenle, neşeyle, umutla kazınır.
Derya AKDENİZ
Eğitimci/Yazar

Son Yorumlar

  • Neslihan
    Temmuz 18, 2025 - 6:30 am · Yanıtla

    Gerçekten hiç bu yönüyle düşünmemiştim. Çok haklısın bir çok kitabı önerildiği için ya da çok satıldığı için alıyoruz. Kitapların bazıları da çok hüzünlü olabiliyor. Kesinlikle etkileniyor çocuklar. Çocukları bırakın biz bile çok etkileniyoruz. Bundan sonra böyle kitaplar almayacağım. Ayrıca belirtmeliyim ki yazılarınız ve kitaplarınız harika

  • Aysun
    Temmuz 18, 2025 - 7:26 am · Yanıtla

    Yazınızı okudum söylediklerinize katılıyorum.Tavsiye edilen kitapları içeriklerine bakmadan alıyoruz çocukların yaş gurubuna uyarmı diye düşünmüyoruz.Bu yazıyı okuduktan sonra kesinlikle daha dikkatli olacağım.Teşekkür ederim bilgilendirdiğiniz için.

  • Zeliha Elitaş
    Ağustos 20, 2025 - 11:33 pm · Yanıtla

    O kadar güzel anlatmışsınız ki hocam gerçekten çok doğru.
    Anne baba kendi çocuğunu iyi tanımalı ve onun ruhsal yapısına göre kitap seçmeli.Ben mesela büyük oğlumun küçükken bilhassa bu yazınızı okuduktan sonra ne kadar etkilenmiş olduğunu simdi daha iyi anlıyorum.Cocuklar sadece okumuş olmak için değil, gerçekten keyif alarak kitap okumalı doğru seçimler ile.
    Hatta biz büyükler bile bazen çok etkilenebiliyoruz 🙂
    İyi çalışmalar…

  • Gülşah Uysalcan.
    Eylül 23, 2025 - 5:05 pm · Yanıtla

    Oldukça düşündürücü ve çok önemli bir konu bu.Özellikle öğretmenlik yaptığımız ortaokul yaş dönemi çocukları içinde cinayet, korku, üç harflileri konu alan kitaplara merak ve ilgi çok büyük.Ellerindeki kitapları görünce ileride üzerlerine nasıl bir etki bırakacağını düşünmemek elde değil.Bilinçli anne baba olmak bu zamanda şart.

  • Filiz SÖĞÜT
    Ekim 5, 2025 - 10:08 am · Yanıtla

    Harika yazmışsınız ,emeğinize kaleminize sağlık.Her seçim bir başlangıçtır gerçekten.Ama işte ne seçtiğimizin önemi de Burda yatıyor.

Yorum bırakın