Bir kitap… Dışarıdan bakıldığında sadece birkaç yüz sayfa, belki parlak bir kapak, renkli bir başlık… Ama içeriden bakıldığında; uykusuz geceler, kafanda dönüp duran cümleler, bir türlü içinden çıkamadığın karakterler, sil baştan yazılan sayfalar, sonra yeniden inandığın bir hikâye vardır.
Bir kitabın doğuşu, çoğu zaman sessizce başlar. Belki bir rüyanın içinden sızar bir sahne. Belki parkta oynayan bir çocuğun gözlerindeki hüzündür ilk kıvılcım. Ya da bir anı, bir bakış, hiç unutamadığın bir cümle… Sonra kalemin ucunda filizlenmeye başlar o fikir. Önce küçücük bir tohum gibi. Ama sen her gün onu düşünür, hayal eder, yazarsın.
Benim için her kitap biraz da kalbimin bir köşesidir. Yazarken kelimelerle değil, duygularla örerim satırları. Bir karakter yaratmam demek; ona bir geçmiş, bir umut, bir kırgınlık vermem demektir. Ve bazen o karakter, benden bile daha gerçek olur. Konuşur, susar, ağlar, direnir. Onu yazmak değil, onu anlamak isterim. Her kitabın kendi ritmi, kendi soluğu vardır. Bazısı fısıltıyla başlar, bazısı bir çığlıkla. Ama sonunda hepsi seni değiştirir. Kitabın doğuşu aslında yazardan çok, yazarın yeniden doğuşudur.
Sonra gelir o zor kısım: Vazgeçmemek. Çünkü yazmak bazen çok yalnız bir yolculuktur. Kimsenin görmediği, anlamadığı, sadece senin içinde yaşattığın bir dünyayı kurmaya çalışırsın. Şüpheyle tanışırsın. “Yeterince iyi mi?” dersin. Ama sonra bir cümle gelir… seni bile ağlatan, seni bile umutlandıran bir cümle. İşte o an bilirsin: Bu kitap nefes almaya başladı.
Ve sonunda… O kitap, rafta durmaz sadece. Bir çocuğun elinde şekil değiştirir. Belki bir hayalin kıvılcımı olur. Belki bir gecede gözyaşlarıyla okunur. Belki bir annenin çocuğuna okuduğu ilk masal olur.
Bir kitabın doğuşu, aslında bir hayalin gerçekleşmesi değil; o hayalin artık başkalarının hayatına dokunmasıdır. O yüzden yazmak benim için bir varoluş biçimi, bir paylaşma, bir bağ kurma şeklidir.
Ve her yeni kitap, “Ben buradayım,” diyen küçük bir kalp sesi gibi yankılanır içimde.
Siz en son hangi hayalinizi kelimelere döktünüz? Ya da çocukken sizi en çok etkileyen hikâye neydi?
Yorumlarda buluşalım…